Bu 2. Grange kitabım. Bi “Leyleklerin Uçuşu” değil. Ama yine
başarılı bir polisiye/gerilim, üstelik başında katili bilmemize rağmen. Evet
iddialı bir deneme bir polisiye yazarı için. Ama sonunda sürprizleri de yok
değil.
İsminden anlaşılabileceği gibi Japon kültürü ile bir hayli
alakalı bir kitap. Japonlara saygı niteliğinde bir yandan da. Japonlara karşı
antipatiniz yoksa keyifle okunabilecek bir roman. 7/10
Alper Canıgüz’ün süper afacanı Alper Kamu karakterinin 1.
kitabı. Ben önce “Cehennem Çiçeği” isimli 2. kitabı okumuştum ama kitapları
sırasından bağımsız pekala okuyabilirsiniz. 5 yaşında bir çocuğun anlatımıyla
bir polisiye serüveni aslında bu kitaplar ama karakterimizin hayata dair
tespitleri o kadar yerinde ki tam anlamıyla bir” büyümüş de küçülmüş” sendromu
tabiri caizse. 8/10
Alper Kamu hikayelerinden önce yazılmış olmasına rağmen
benim favori kitabım bu oldu yazarımızdan. Garip bir reklam ajansında işe
başlayan karakterin başına gelen tuhaf olaylar, ilginç ölümler ve hatta
uzaylılar. Azıcık bilimkurgu seviyorsanız x-files tadında hafif gırgır bir
hikaye. Ben bayıldım. 9/10
İlk bakışta ön yargıyla uzak durabileceğim bir konuya sahip
bir kitap serenad. Anneannesi Ermeni, babaannesi Kırım Türkü olan bir kadının,
2. dünya savaşı zamanında Türkiye’ye gelen bir Alman profesör ile tanışması,
tüm bu karakterlerin geçmişleriyle birlikte anlatılıyor aslında. Ama
Livaneli’nin dili o kadar akıcı ki, roman sizi adeta okumaya teşvik ediyor. Yine
Livaneli’nin olan “Kardeşimin Hikayesi” ile birlikte son dönemde okuduğum en
sürükleyici romanlardan. 9/10
Bu kitap hakkında olumsuz bir tane yorum duymadım desem
yeridir. Herkes öve öve bitirememiş resmen yazarı ve tabi ki kitabı. Fakat ben
sevemedim bir türlü, alışamadım belki yazarın üslubuna, yada beklentim çok
büyüktü bilemedim.
Aslında hikaye ilgi çekici, karakterler renkli, olaylar
fantastik… Eee daha ne istiyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Hikaye ilginç ama
sonu aynı Lost dizisinde ki final gibi hissettiriyor (spoiler vermeden bu kadar
J).
Karakterler renkli ama az az kullanılmış. Ana karakter kim belli olmadığı gibi,
okuyucu olarak özdeşleşecek karakter de bulamıyoruz (ya da ben bulamadım).
Olaylar fantastik, ama fantastiklik aslında kitabın sonunu okuyunca aslında hiç
yok gibi oluyor ki bu da bence yine Lost etkisi yaratıyor bünyede.
Yine de beni asıl rahatsız eden, yazarın süslü cümleler
kuracağım derken, cümleleri uzattıkça uzatması, örnekleme yaptıklarında 10 taneden
aşağıda bırakmaması. Zaten bu tarz süslü cümlelere sinir olmuş iken, kitabın
bir bölümünde peş peşe gelen 6 cümlenin 5 tanesi “Ama, Fakat, Ancak” bağlaçları
ile aynı şekilde kurulduğunu görünce benim kafa attı ve kitabın puanını daha
sonuna varamadan vermiş oldum.
Gene de Türk edebiyatında bu tarz kitapların eksikliği
sebebiyle okunmasını tavsiye edeceğim kitaplardan. Ama puanım 5/10.
Kitap tamamen dialoglar üzerine, final hariç neredeyse hiç aksiyon yok.
Çok fazla diyalogtan dolayı takip etmek zor geldi bana ama karekterlerin
sokak ağızları da hoşuma gitti.
Özellikle sokak çocukları harikaydı. her sahnede rol çaldılar. Sırf onlar için ayrı bir kitap yazmalı Ahmet Ümit.
Kitap içinde yazarın kendisini görmek benim pek hoşuma gitmedi. Yine de ilginç bir deneme.
Gezi olaylarına doğru taraftan değindiği için +1 puan, yoksa 6'da kalacaktı... 7/10
Özellikle sokak çocukları harikaydı. her sahnede rol çaldılar. Sırf onlar için ayrı bir kitap yazmalı Ahmet Ümit.
Kitap içinde yazarın kendisini görmek benim pek hoşuma gitmedi. Yine de ilginç bir deneme.
Gezi olaylarına doğru taraftan değindiği için +1 puan, yoksa 6'da kalacaktı... 7/10