22 Mayıs 2008 Perşembe

Sıcak ve hatta yanıyor...


Basketbolun göze en güzel geldiği yerdir NBA. Bana en güzel geldiği yer ise sarı iç saha formalarıyla showtime basketbolun doğduğu Los Angeles parkeleridir. 2004'ten beri o sarılardan biri daha çok parlıyor, daha çok heyecan veriyor seyrederken. Seveni kadar sevmeyeni de olan, belki genç yaşta NBA girdiğinden kırılmadık rekor bırakmayan, başarılı olsa da en fazla eleştirilen, hep geçmiştekilerle kıyaslanırken, yeni gelenlerin de kendisini geçmesine izin vermeyen, her seferinde daha fazlasını yaparak kendini kanıtlamak zorunda kalan bir yıldız o.

97 yılında Lakers'a geldiğinden beri severek takip ettiğim, Shaq'ın gölgesinde (ki baya büyük!) kalırken bile parlayabilen, açılan her NBA muhabbetinde kendisini savunmak zorunda kaldığım (evet arkadaşlarımın hiçbiri sevmiyor), "yeter artık daha ne yapmalı ki dilinizden kurtulsun" dediğim adam, Kobe Bryant...

Daha önce haketmesine rağmen sonunda haklı gururuyla çok istediği Normal sezon MVP ödülüne de ulaştı Kobe. Böyle karışık bir Batı konferansında takımını zirveye oturtmayı, dahası playoff batı finaline de ulaştırmayı başardı. Henüz bu başarılı sezonu devam ederken, o çok istediği kimsenin gölgesi altında kalmadan şampiyon olma hayalini de gerçekleştirir mi dersiniz...